Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

türkiye manyetik alan değerleri nasıl

Dünya, zamana ve mekana bağlı olarak değişen bir manyetik alana sahip. İnsanların da bir manyetik alan değeri var. Insanlann ve yerkürenin manyetik alan değeri uyumlu olursa, daha sağlıklı yaşıyor ve daha hızlı öğreniyoruz! Denge ve uyum bozulursa şu rahatsızlıklar baş gösteriyor: Bağışıklık sisteminin çökmesi, çok sık hastalığa yakalanma, genç yaşta kalp krizi, beyin tümörlerinde artış ve göz hastalıkları, akut ve kronik ağrılar, enerji eksikliği, ba ağrısı ve yorgunluk. Bu bilgiden yola çıkan Turizm araştırmacısı ve yazar Ertuğrul Şahin, illerin manyetik alan değerlerinin eğitim-öğretim kalitesini yükseltebileceğini ifade ediyor. Beynimizde öğrenme ile ilgili aksonların manyetik alanlara karşı korumasız olan kafatasımız nedeniyle çevrenin manyetik alanından doğrudan etkilendiğini belirten Şahin, hücrelerimizin manyetik alanla beslenen ve yenilenen motorlar olduğunu söylüyor. Türkiye zengin bor yatakları nedeniyle oldukça yüksek değerde bir manyetik alana sahip. Şehirlerin

iş yerinde verim arttırma teknikleri

■ Yöneticilerin örnek olduğu, saygının ve güvenin yaygınlaştırıldığı bir yönetim anlayışının tesisi, ■ Yenilikçi bir yapının ve sürekli gelişmenin egemen olduğu bir yapının inşaası, ■ Şirketin bütün çalışanları tarafından paylaşılan kurum kültürünün dokunması, ■ Departmanlar arası duvarların yıkılıp savaşların bitirildiği, insan tabiatına uygun ve coşku dolu bir ortamın oluşması, ■ Çalışanlar arası sevginin, saygının, güvenin, yardımlaşmanın ve dayanışmanın oluşturulduğu takımlarla enerjinin sinerjiye dönüştürülmesiyle çalışanlann yüzlerinin ve yüreklerinin güldürülmesi, ■ İnsanların heves ve heyecanlarının kırılmadığı bir çalışma şekli, ■ Çalışanların konuştuklarından sorgu- lanmadığı bir ortamın yapılmasıyla üretkenliğin artırılması, ■ İşletmenin çalışanlarından, işletmenin muhatap olduğu bütün kişilere herkesin memnun edildiği ve bütün faaliyetlerde kalbe endeksli kılman bir gönül birliğinin yapılandırılması, ■ Çalışanları işletmelerine gönülden bağlamanın he

divan edebiyatı kıyafetleri yüz okuma

Dış görünüşü, göz, saç rengini inceleyerek insanlann huylarına dair çıkarımlar yapan bilim Osmanlı'da "İlmü-I kıyafet'ül beşer" ve "İlmü'l feraset" adıyla anılır. Öte yandan, dış görünüşün iç dünyayı yansıtacağı fikri, Divan edebiyatında "kıyafet-name" denilen metinlerin hazırlanmasına yol açmıştır. XV. yüzyılda yaşayan Akşemsettin'in küçük oğlu Hamdullah Hamdi'nin Kıyafetna-me'si bu eserlerin en bilinenidir. XVIII. yüzyıl ozanı İbrahim Hakkı'nın Marifetname'si ise oldukça meşhur başka bir kıyafetnamedir. Kıyafetnameler, kumral, siyah saçları, siyah gözleri över. Bu özelliklere sahip kişilere akıllılık, sabır, zekâ gibi nitelikler yakıştırır. Küçük başı akıl azlığına, büyük başı zekiliğe, uzun dili budalalığa işaret gösterir. Parmaklar, dişler, burun, dil, dudaklar, tırnaklar, kulaklar, benler, saçlar, hatta tüyler, renk, şekil, kalınlık ve incelik bakımından anlamlandırılır. Kıya-fetnamelere göre güzellik öğesi sayıl

ders çalışma nasıl sevdirilir

"Ders çalşımaktan nefret ediyorum." Bu sözü söylemeyen öğrenci var mıdır sizce? "'Yoktur" yanıtını duyar gibiyim. Okul öncesi ilk eğitim, ailenin vermeye çalıştığı eğitim olduğuna göre, ilk nefret tohumlan da bu dönemde atılıyor demektir. Aile ve yakın akraba çevresinin çocuğa vermeye çalıştığı eğitim, "baskıcı", "yasakçı", "dayatmacı", "özgürlükleri yok edici" ve "inaksal" (dogmatik) bir anlayış içeriyorsa, "öğrenmeye karşı soğukluk", el birliğiyle başlatılmış demektir. "Onu yapma, şuna dokunma, o kötü, şu çirkin, bu günah" benzeri söz ve davranışlarla çocuğun düşünce ve düş dünyasını sözde kendi doğrulan doğrultusunda biçimlendirmeye kalkanlar, duygusal, düşünsel ve düşsel yaralamaya neden olmaktadırlar. Ayrıca bu tür davranışlar çocuğun yarınlarına yönelik gelişim evresini sınırlamakla kalmayıp, taptaze bir çiçeğin geleceğini daha en başından karartmaktadır. Akraba, ahbap ve arka

Kapadokya'nın Jeolojik Oluşumu, Kapadokya'nın jeolojik özellikleri

Kapadokya Bölgesindeki Erciyes, Hasandağı ve Göllüdağ jeolojik devirlerde aktif birer volkandı. Volkanların püskürmeleri Üst Mi-yosen'de (10 milyon yıl önce) başlayıp, Pli-osen'e ( 2 milyon yıl önce) kadar sürmüştür. Neojen gölleri altmdaki yanardağlardan çıkan lavlar, platoda, göller ve akarsular üzerinde 100-150 m. kalınlığında farklı sertlikler halinde tüf tabakasını oluşturmuştur. Bu tabakanın bünyesinde tüften başka tüffit, ig-nimbirit tüf, lahar, volkan külü, kil, kumtaşı, marn, aglomera ve bazalt gibi jeolojik kayaçlar bulunmaktadır. Ana volkanlardan püsküren maddelerle şekillenen plato, şiddeti daha az olan küçük volkanların püskürmeleriyle sürekli değişime uğL ramıştır. Üst Pliosen'den başlayarak -başta Kızılırmak olmak üzere- akarsu ve göllerin bu tüf tabakasını aşındırmaları nedeniyle bölge bugünkü halini almıştır. Vadi yamaçlarından inen sel sulan ve rüzgarın, tüflerden oluşan yapıyı aşındırmasıyla 'Peribacası' adı verilen ilginç oluşumlar ortay

Meryem Ana Kilisesi, Kılıçlar Kuşluk Kilisesi

Tokalı Kilisesinin arkasındaki sırtta, Açık Hava Müzesine yaklaşık 250m. uzaklıkta. Kılıçlar Kilisesi'nin güneyindeki dik yamaçta yer alır. Net enlemesine dikdörgen planlı farklı genişlik ve yükseklikteki iki beşik tonozla örtülüdür. Kilise aziz figürleri ve incil siklusu-nun dört sahnesini içermektedir. Sahneleri; Deesis, Bey tül I ahim e yolculuk, Doğum, îsa çarmıhta, Meryem'in ölümü ve aziz tasvirleri.

Göreme açık hava müzesi nerededir? Göreme açık hava müzesi özellikleri?

2. yüzyılın sonlarında Kapadokya'da önemli sayıda hristiyan toplumu bulunmakta idi. Çünkü bu devre ait iki piskopusluk bölgesi bilinmektedir. Bunlardan biri bölgede uzun süre hristiyanlann merkezi olacak olan Kayseri, diğeri de Malatya idi. 3. yüzyılda kuvvetli şahsiyete sahip rahipler bölgeyi dini düşünce ve yaşantının canlı bir merkezi haline getirdiler. 4. yüzyılda Kapadokya üç büyük azizin (Kayseri piskoposu Büyük Basil, kardeşi Nyssalı Gregory ve Nazi an uslu Gregor) memleketi olarak bilinirdi. Bütün hristiyanlık fikirleri, bu hocalar tarafından birleştirilerek yeni bir şekil verilmiştir. Basilin davranış ve doktrinleri bugün bile hristiyan toplumları için önemlidir. jOrneğin kıtlık zamanında tek parça ekmeği olan bir hristiyana, o ekmeği ikiye bölüp yansım kamı aç birisine vermesini ve kendisini Allah'ın himayesine bırakmasını öğütlemiştir. Basil, çok sofu bir hayatı tercih etmemiş, köy ve kasabalardan yeteri kadar uzakta, toplumların manevi sığmak yeri olarak

Destanların ortaya çıkış hikayesi

İnsanlar ilk çağlarda toplum ve doğa olaylarını anlamakta güçlük çektiler. Her ol onlara önce Tanrıyı düşündürdü: Gök gürlemesi Tanrının hiddetiydi. Yıldırımlj kasırgalar, susuzluklar Tanrının insanlara verdiği cezalardı, insanlar her doğa olj yını korkuyla karışık bir hayranlıkla izledi. Zengin bir hayal dünyası olan ilk insanlar, önemli gördükleri her olayı, olağanüst olay ve hayallerle süsleyerek birbirlerine anlattılar. Yeni olaylarla zenginleşen destanlar, halk arasında yayılarak ortak bir eser haline geldi. Destanlan anlatan her yeni ağız destanlara yalnız bir olay değil, dil ve söyle yiş güzelliği de kattı. Destanlar, başlangıçta manzum oldukları, ezgiyle söylendikleri için halk dilinde uzun süre yaşayabildi. Özkırımlı'nın (1995) Tarih İçinde Türk Edebiyatı adlı yapıtında da belirttiği gibi: "Denilebilir ki, doğayla savaşımın ve toplum biçiminin, yine toplumun ortak düş gücüyle insanın zihninde sanatsal bir biçimde yoğrulması destanları doğurmuş; insanlar toplumun

ilk türk şiiri nedir? ilk türk şiirinin özelliği

İlk Türk Şairleri İslamiyet öncesindeki Türklerde şairlere baksı, kam, ozan gibi adlar verilirdi. Kaş-garlı Mahmud'un Divânü Lûgati't Türk adlı eserinde ve Turfan kazılarında ele geçirilen metinlerde adlarına ve şiirlerine rastlanan ilk Türk şairleri Apnn ÇorTigin, Çuçu, Ki-ki, Kül Tarkan, Asıg Tutung, Pratyaya Şiri, Kahin Kayşı, Çisuya Tu-tung'dur. İslamiyet öncesi Türk şiirinin, şairi bilinen ilk örneklerini Uygurlar'da bulmaktayız. Apnn Çor Tigin'in yazdığı "Bir Aşk Şiiri" adlı ilk Türk şiirinin son parçasının aslı ve çevirisi şöyledir: Yaruk tengriler yarlıkazun Yavaşım birle Yakışıpan adnlmalım Küçlüg biliştiler küç birzün Közi karam birle Külüşügin oluralım... Nurlu tanrılar buyursun Yumuşak huylum ile Birleşip bir daha ayrılmayalım Güçlü peygamberler güç versin Kara gözlüm ile Gülüşerek yaşayalım...

Eski türk şiiri özellikleri

İslamiyet öncesi Türk şiiri hece ölçüsüyle yazılmıştır. Yedili, sekizli, onikili ölçülere çok rastlanır. Kafiye önemlidir, dize başlarında da kafiye yapılır. Nazım birimi dörtlüktür. İslamiyet öncesi Türk şiirinin dili Öz Türkçedir. Şiirler, Türklerin o çağdaki dünya görüşlerini, yaşantılarını, duygularını, düşüncelerini doğal bir dille anlatırlar. Şiirlerde doğa, aşk, kahramanlık, cesaret, binicilik, at sevgisi, askerlik, Ölüm en çok işlenen konulardır. Çin kaynaklarında M.Ö. II. yüzyıla ait eski Türk şiir çevirilerine rastlanmaktadır.

Sözlü edebiyatın özellikleri ve yapısı

Sözlü Edebiyat Dönemi Bilindiği gibi söz yazıdan öncedir. Böyle olunca da yazılı edebiyat ürünlerinden önce, sözlü edebiyat ürünlerinin oluştuğu ortadadır. Bütün ulusların edebiyatında olduğu gibi Türklerin edebiyatında da sözlü edebiyatın doğuşu dinsel temellere dayanır. Sözlü edebiyat ürünleri, daha yazının bulunmadığı dönemlerde, dinsel törenlerde üretilmeye başlanmış, kuşaktan kuşağa aktarılarak yaşatilmıştir. Edebiyat türleri içinde ilk doğan tür olan şiir, sözlü edebiyatın anlatımında önemli bir rol oynar. İslamiyet öncesi Türk edebiyatında da şiirin önemli bir yeri vardır.

Sözlü edebiyat nedir? Ne zaman ortaya çıkmıştır?

İslamiyet öncesi Türk edebiyatı, M.Ö. 4000'li 3000'li yıllardan başlayarak Türklerin tslamiyeti kabul ettiği XI. yüzyıl ortalarına kadar sürer. Bu uzun dönemin Köktürkler'e ait yazılı anıtların ortaya konduğu MS. VI. yüzyıla kadar olan bölümü sözlü edebiyat dönemi olarak adlandırılır.

İftar duası nasıl yapılır?

Duanın anlaşılabilmesi ve anlaşılan duanın da gönülden olması sebebiyle iftar duası mutlaka TÜRKÇE yapılmalıdır. Hayırlı ramazanlar diliyoruz. "Allah'ım, Senin rızan için oruç tuttum, sana inandım ve sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım ve Ramazan ayının yarın ki orucuna da niyet ettim. Benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla."

İtalyanca örnek cümleler

• Aki aspetta mi a Ankara. Ali beni Ankara’da bekliyor. • İo aspetto ti a Roma. Seni Roma’da bekliyorum. • İo Aspetto ti alla banca. Seni bankada bekliyorum. [la banca] • Perche vai a Ankara? Niçin Ankara’ya gidiyorsun? • Perche io abito a Ankara. Çünkü Ankara’da ikamet ediyorum. • Dove abiti? Nerede ikamet ediyorsun? • İo abito a İzmit. İzmit’te ikamet ediyorum. • Dove aspetti mi? Beni nerede bekliyorsun? • Aspetta ti alla fermata. Seni durakta bekliyorum. [la fermata] • Aspetto ti a Ankara oggi. Bugün seni Ankara’da bekliyorum. • Aspetto ti a Ankara domani. • Aspetto ti a Ankara stasera. • Aspetto ti a Ankara alle sei. • Aspetto ti a Ankara mercoledi. Çarşamba günü seni Ank. bekli. • İo non sono qua. (burada değilim.) • İo sono qua. (buradayım) • Aki aspetta mi a Ankara. Ali beni Ankara’da bekliyor. • İo aspetto ti a Roma. Seni Roma’da bekliyorum. • İo Aspetto ti alla banca. Seni bankada bekliyorum. [la banca] • Perche vai a Ankara? Niçin Ankara’ya gidiyorsun? • P

Sesin oluşumu nasıl olur?

Sesin kaynağının. titreşim olduğunu herkes uygun bir çubuğu titreştirerek görebilir. Bir cisim titreştiği zaman doğaldırki çevresindeki havayı da tıt-reştirecektir. Titreşim hareketinin bir bölümünde titreşen cisim çevresindeki havaya basınç uygular. Basınca maruz kalan moleküller çevredeki diğer molekülleri etkiler. Böylece bozucu etki bütün yönlere doğru hareket eder. Titreşim hareketinin diğer bölümünde ise eisme yakın bölümde kısmi vakum oluşur ve bu vakum biraz önce basınca maruz kalmış moleküller tarafından işgal edilir. Böylece havada bir eleri-ge-ri hareketi meydana gelimiş olur. Bilim adamları bu olayı sıkıştırma yoğunlaşması ve genişleme olarak tabir ederler. Dikkat edilmesi gereken nokta tek tek moleküllerin değişken olarak bir sıkışma bir genişleme bölgesinde bulunduklarıdır. Çevreye doğru yayılan da dalga hareketidir. Moleküller değil Enerjisi artan hava molekülleri daha hızlı hareket ettiklerinden büyük enerjili titreşim hareketlerinde hava sıkıştırılır ve hava daha b

Mum yapımı nasıl? Mumun tarihi?

"Karanlığı lanetlemekten bir mum yıkmak daha iyidir" der, bir Çin atasözü aslında, ilk zamanlarında mumlarda çoki lanetlenmiş olmalıdırlar. Çünkü, is çıkarırlar, damlarlar, bazen kötü kokarlar, sık sık fitillerinin düzeltilmesi gerekir, ışıkları titrer ve oldukça da. pahalı idiler. Mumları yeterli ışık verir hale getirmek ve kullanışlı olmaları için maliyetlerini düşürmek amacı ile malzemelerinde ve imâlat teknolojisindeki gelişmesi zaman aldı.   Temelde, bir mum, bir fitil (genellikle pamuktan yapılır) ve onu çevreleyen katı şekilde yakıt (mum, balmumu veya diğer doğal maddeler veya petrol ürünü olan parafin) tan ibarettir. Fitilin üstündeki yakıt yanınca ışık verir.

Nasıl mikrofon yapılır?

İlginç bir model olmakla beraber sicimle birbirine bağlanmış iki konserve kutusu mikrofon olarak kabul edilebilir. Bu kutuların kapağını çıkarıp içindekileri alındıktan sonra her kutunun altını gelin ve sicimin her iki ucunu bu deliklerden geçirerek kutulara bağlayın ve her kutuyu bir kişi alarak sicimin boyu kadar birbirinizden ayrılın ve sicimi gerdirin. Kutuların birinin içine doğru konuştuğunuzda sesinizin akustik enerjisi kutunun tabanının titreşmesine neden olacaktır.

Gastrit özellikleri nelerdir? Gastrit rahatlatıcılar

GASTRİT, mide mukozasının iltihaplanması sonucu ortaya çıkan hastalık, mide nezlesi. Başlıca belirtileri iştahsızlık, midede yanma ve şişkinlik, kusma, baş dönmesi, midede ağrılar, dilin beyaz oluşu ve nadiren ateş yükselmesidir. Süreğen gastritlerde ise başlıca belirti midenin üst bölümünde duyulan şiddetli ağrılardır. Gastrite yol açan belli başlı etmenler alkol, baharatlı yiyecekler, tütün ve besinlerin çiğnenmeden yutulmasıdır. Gastrit, mideyi rahatlatıcı ve mide salgısını düzenleyici ilâçlarla tedavi edilir.

Gayzer suyu nedir?

GAYZER, yeraltından belli aralıklarla fışkıran sıcak su kaynağı. Genellikle volkanik bölgelerde görülür. Başlıca kaynağı yağmur olan gayzerlerin, sularını 50 m.ye kadar fışkırtanları vardır. Kaynarca ve kaplıca- lar birer gayzerdir. Bu tür suların içinde birtakım ma- den bileşikleri bulunur; siyatik, romatizma ve bazı cilt hastalıklarını tedavi edici özelliklere sahiptir.

Erroll Carner kimdir?

CARNER, Erroll (1921 Pittsburgh -1977 Los Angeles), Amerikalı caz müziği bestecisi ve piyanisti. Kendi kendini yetiştirdi. Nota okumasını bilmediği için Pisttsburgh Müzisyenler Sendikası üyeliğine kabul edilmedi. 1937 yılından başlayarak Pitts-burgh'da çeşitli orkestralarda piyano çaldı. 1944'te New York'ta solist olarak sahneye çıktı. 1948'de Paris'te büyük bir başarı elde etti ve caz dünyasında ünlü bir piyanist ve besteci olarak tanındı.